Me time. Beni yakından tanıyanlar kendime ayırdığım vaktin hayatımın bir parçası olduğu bilir. Hatta bu vakit yerinde bir ara alan vardı, ancak bunun benim için konfor alanı olup uyuşturduğunu görünce yavaş yavaş her yeri benim alanım yapıp kendime ayırdığım vakti daha değerli hale getirdim.

Sanırım 2015 yazıydı, arkadaşımla amerikaya çalışmaya gidip, ikimizin farklı hikayeler yazacağımızı anladığım an başladı tek başıma vakit geçirme serüvenim. Cebimde zorlanarak kazandığım dolarlarım, 2 hafta sonra bitecek bir vizem ve ben kendimizi New York'a attık. Hem yaşın getirdiği bilinçsizlik hem de o zamanlar internet imkanlarının bu kadar çok fazla olmaması sebebiyle sadece iki yer bilerek New York'a gittim:

Enteresandır ki iki yerde beklentimi karşılamadı (maclaren's pub aslında setmiş, o alana farklı bir kafe yapılmış). Ancak bu beni üzmedi, aksine sanki olağan bir durummuş gibi New York'u herhangi bir rotam olmadan gezdim. Yürüdüm, insanlarla konuştum, fotoğraf çektim, deneyimler yaşadım. 23 yaşında dünyanın en büyük metropollerinden birini tek başına keşfedince bedeniniz ve zihniniz daha fazlasını istemeye başlıyor.

O andan itibarende bu devam etti: tek başıma sinema (Sıla ile sanat filmleri hariç), tek başıma yeni restaurantlar (daha en iyi suşi ve kelle paça arama sevdama ortak bulamadım), tek başıma stand-up ve tek başına tatil.

Hayatımın bir bölümünde kendimi sevmediğimi ve kendimi sevmezsem hayatımın zorlaşacağını fark etmiştim, o andan itibaren ruhumu,bedenimi ve zihnimi dinlemeye başlayıp ihtiyaçlarını anlamaya çalışıyorum. Üçünün de ortak noktası değer görmek, dinlendiğini anlamak. Tek başıma tatile çıkmak da benim için bunların hepsini karşılıyor.

Tek başıma tatilden ziyade kendimi tatile çıkarttığımı düşündüğüm çokça an da oldu. Kişinin kendi için bu yolculuğa çıkması zorlayıcı, hala daha ilk günler zor geçer. İçimde tedirginlikle karışık bir huzur duygusu olur, sorgularım kendimi, düşünce yağmuru başlar zihnimde. Ancak sonrasında yüzümde keyifli bir gülüş başlar, sonraki günler kendime teşekkür ettiğim, son olarak da kendimin yeni versiyonlarını tanıdığım anlarla biter.

Düşündüğüde tek başına tatilin zor gelebilir, hadi gel bu korkunun bie kademe derinine inelim. Neden korkuyoruz? Kendi düşüncelerinle başbaşa kalacak olmaktan mı? Yalnız olduğunu etrafındaki insanlar göreceğinden tedirgin olmaktan mı? Sorular bu şekilde uzar gider...

Aklına gelen çoğu soru doğru, hepsi belli anlarda kişiyi zorlayacak ancak cevabına bakma cesareti gösterdiğinde seni geliştircek sorular. Tüm bu sorular için de yola çıkman gerekiyor, unutma yol hedeftir. Eğer kendinden kendi korkularını alırsan, herhangi bir kişi ya da olay seni ne kadar zorlar?

Tek başıma tatile çıktığımdan beri kendimi daha çok seviyorum, daha özgüvenliyim ve en önemlisi kendime ayıracağım bu özel anlar için heyecanlanıyorum. Her tatilde kendimin yeni özelliğini keşfediyor olmak da bir sonraki tatilimi heyecanla beklememi sağlıyor.

25 Temmuz Salı - Assos